Quantcast
Channel: LEYLAK DALI
Viewing all articles
Browse latest Browse all 1481

GEZELİM-GÖRELİM / 15 ŞUBAT

$
0
0

4-5 gündür adeta bahar geldi buralara, üstelik henüz Cemre sıkı sıkı oturuyor yerinde, düşme eylemine geçmedi. Bu bir reklam oyunu mudur, yoğusam bahar yola çıkmış mıdır bekleyip göreceğiz 😃Aldığım kararla günaşırı kısa ya da uzun yürüyüş yapmayı planlıyorum bundan böyle, yağmur çamur olmadığı sürece. 

Pazar günü ben bilgisayar başında siftinirken baktım Kocam Bey giyinmiş kuşanmış, çıktı geldi. "Hayrola?" dedim, şöyle bir dolaşacakmış. "Yok öyle, ben de geliyorum" deyip acilinden hazırlandım. "Hadi" dedim, "belki üç yıldır gitmiyorum, bir Kaleiçi yapalım". Dedim demesine de epey yol var, hâlâ toplu taşıma kullanmıyoruz, olsun yürürüz. O kadar sıfır model diz yaptırdık. Yürüdük yürümesine de bir noktaya geldik ki polisler bariyerleri dizmiş, trafik kapalı, bir kaldırımdan diğerine geçiş yok. Haydaa, Kaleiçi'ne kestirme sapak karşı kaldırımda. Neden kapatıldığını da anlamadık önce, ana caddeye çıkınca gördük ki Bisiklet Turu var. Henüz start bile yapılmamış, o yüzden beklesek de açılmayacak, çaresiz ara sokaklardan dolanarak yolu uzattık ama o Kaleiçi'ne illa ki gidilecek. Gittik de netekim, oh be özlemişim 😊

Her biri birbirinden güzel labirentimsi dar sokaklardan geçerek dolaştık biraz, sonra gelmişken Mermerli'de oturmadan, Yat Limanı'na tepeden bakmadan olmaz diyerek mola verdik. Yat Limanı her mevsimde olduğu gibi kışın da farklı bir güzellikteydi. 


Vay canına, Milattan Önce imiş gibi Hıdrellez'de, sabahın köründe Yat Limanı'na gelmelerimiz, tekneyle açılıp Deliktaş'tan dilek kağıtlarımızı denize atmalarımız, Tarihi Simitçi'de çay-simit yemelerimiz, gelmişken Oyuncak Müzesi'ni de bir kez daha gezmelerimiz 😕 Ah pandemi, hayatımızı geri ver artık bize.

Dizlerim tekrar yürüyüşe hazırım diyene kadar oturduk Mermerli'de, sadece Yat Limanı'na değil, arada gökyüzüne de baktık:

Yeterince oturduğumuza karar verince bu defa başka sokaklardan yürüyerek ayrıldık Kaleiçi'nden, her biri ayrı renkli, her biri ayrı masalsı:


Tophane'ye gelince bir de diğer taraftan baktık Kaleiçi'ne, binaların çatıları üstünden görünen manzarayı hep çok sevmişimdir, Antalya'da kiremitli çatıyı da ancak burada görebiliriz zaten, şehrin içindeki apartmanların üstü güneş enerjisi varilleri ve panelleriyle dolu damlardan ibarettir.


Kale Kapısı, Saat Kulesi, Yivli Minare ve Tekeli Mehmet Paşa Camii sıraya girip poz verdiler 😊

Biz Kaleiçi'nde oyalanırken Bisiklet Turu bitmiş, kazananlara ödülleri dağıtılıyordu. Meydan pek kalabalık, pek renkli idi, kimseye yanaşmadan kıyın kıyın uzaklaştık.


Eve dönüşümüzü geldiğimiz yoldan farklı bir rotadan gerçekleştirdik. Önümüzde koltuk değneğine yaslanmış, zorlanarak yürüyen orta yaşlı bir adam gidiyordu. Aniden önüne bir sokak köpeği çıktı ve koltuk değneğine saldırıp çok yüksek sesle havladı. Adamcağız boş bulundu, irkildi ve kendini geriye attı, dengesini kaybedip boylu boyunca yere yuvarlandı. Toparlanıp kalkamayınca yardım edip kaldırdık, köpek istifini bozmadan uzaklaştı, bereket bir yerlerini incitip kırmadan atlattı düşmeyi. Muhtemel ki köpeği daha önce birileri koltuk değneğiyle ya da benzeri bir şeyle dövmüşler, korkutmuşlar.

Maceralı yürüyüşümüzü evde sonlandırdık, yorulduk biraz ama değdi doğrusu. Kendi şehrime uzun süre yabancı kalınca kavuştuğum her mekan mutlu ediyor. 

Dün dizlere bir günlük istirahat hakkı tanıdım, bugünse çok işim varmış gibi sabahın 5'inde şak diye açıldı gözlerim, bir daha da uyuyamadım. Kalktım, kahvaltı yapıp Yargı dizisinin son bölümünü izledim netten. Sonra da artık balkona ve bize iyice alışan tüyleri yolunmuş kumrumuza kahvaltısını verdim. Tüyleri yeniden çıktı, keyfi yerinde. Balkonda oluşuma aldırmadan pıtır pıtır yedi koyduğum ıslak ekmeği, sonra da sokak lambasının tepesine güneşlenmeye uçtu. 

Ben de halledilecek birkaç iş için dışarı çıktım; eczaneye, fotoğrafçıya, simitçiye ve pastaneye uğradım, yürüyüşümü yapıp, güneşimi alıp döndüm eve. Bugün Mehmet Eroğlu'nun kitabını bitirmek niyetindeyim, film izlemeyi yarına bırakıyorum. Kapakta adı yazmasa bile tarzından Mehmet Eroğlu kitabı olduğunu anlayacağım bir roman kurgulamış yine yazar. Üstelik çoğu kısmı Ankara'da geçiyor, bir bölümü de Karaburun'da, bakalım devamı nasıl gelecek.

Birinci cemre düşene kadar hoşça kalın...



Viewing all articles
Browse latest Browse all 1481

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue