Sabah kuş sesleri uyandırdı beni, yatak odasının penceresinin dibinde bir selvi var ve onun tohumlarını yemeye bayılıyor kuşlar, yaprak da dökmediği için yağmurda, soğukta sığınma mekanı oluyor. Kalkıp balkona çıktım, neyse ki evin her cephesine düşen bir ağaç var, mutfak balkonumuzu da bir çam şenlendiriyor. Kuşlar mı beni takip etti, ben mi onları bilmem ama bu defa çamı mesken tutmuşlardı. Hem de birkaç gündür görünmeyen Arap bülbüllerimiz Paf ile Pof da teşrif etmiş kumrulara ve serçelere ilaveten. Geçenlerde Instagdam'da paylaşmıştım fotoğraflarını, buraya da koyayım:
Minicikler ve müthiş sevimliler, aslında uçarken görmelisiniz, kanat ve kuyruk altları sapsarı ve çok güzel görünüyorlar. Kumrularla ve serçelerle birlikte epeyce oynaştılar, çamdan çınara, çınardan sokak lambasının tepesine, oradan panjur çıkıntılarına çocuklar misali eğlendiler. Uzun süre izledim, sonra biraz ekmek ıslatıp koydum balkon denizliğine, girdim içeri.
Oscar adayı filmleri izlemeye devam. Öncekilere ilave olarak "Power of The Dog" ve "The Tragedy of Machbeth"i seyrettim dün, bugün de "Don't Look Up"a başladım. Bunlar Netflix filmleri olduğu için elde bir diye sona bırakmıştım. "Power Of The Dog"u beğendim, siyah-beyaz ve tiyatrovari çekilmiş Machbeth'den çok sıkıldım. "Don't Look Up" ise tahminlerimde beni yanıltmadı, bana bu tepkiler hiç yabancı gelmiyor diyerek izliyorum, oyunculuklar iyi kotarılmış, onun hatrına sonunu getirmeyi planlıyorum ama önce güzel havayı değerlendirip bir yürüyüş yapmalıyım. Dün ayrıca Mubi'de "Sardunya" isimli bir yerli film izledim, fena değildi, bir de kısa filmle seansı sonlandırdım: "Ablam".
Bugün şalanj günü, sorumuz ise şu:
-Sence nasıl öleceksin?
Bu nasıl soru yahu? Son iki yılı etraftan duyduğum ve bizzat şahit olduğum ölümlerle, hastalıklarla, pandemiyle geçirince pek moral yükseltici olmadı doğrusu. O nedenle bu soruya cevabım yok, ayrıca ben dünyaya kazık çakmayı düşünüyorum 😃