Kimilerinin kara, kimilerinin pembe dediği, Twitter'de bir videoda izlediğim tuhaf adamın ise "Kara neee? Kara neee? Gavur kara dedi diye bizim güzel cumamız kara mı olduuu?, Bizim cumamız en güzel cuma, kara diyenler hadi ordan" mealinde saçmaladığı, peşine cumartesi ve pazarı da takmış Black Friday nihayet bitti (umarım). Değiştirmem gereken bir ürün olduğu halde ne cuma, ne de cumartesi alışveriş yapılan hiçbir mekana yanaşmadım. Sonuçta aklımı peynir ekmekle yemedim. Pazar günü ise evde sıkılınca haydi sinemaya gidip Çağan Irmak'ın son filmini seyredelim düşüncesiyle kocayı da harekete geçirdim. Millet hızını almıştır düşüncesindeydim ama yine de tedbiren değiştireceğim ürünü yanıma almadım, iyi ki de öyle yapmışım. Her zaman film izlediğimiz salonların olduğu AVM'ye yaklaştığımızda kendisini otopark olarak niteleyen her toprak parçasının çeşitli model ve markalardaki arabalar tarafından "iğne atsan yere düşmez" deyimini haklı çıkaracak şekilde işgal edildiğini gördük. Bırakın AVM'nin otoparkını, civardaki tüm otoparklar tıklım tıklım doluydu. Şükür ki ulaşım aracı olarak alışveriş merkezinin servisini seçmiştik. Mekana ulaştığımızda filmin başlamasına bir saatten daha fazla zaman vardı, gayet ağır adımlarla-hatta önce bir kahve içse miydim ikilemiyle-gişelere yöneldim. Sıra bana geldiğinde görevli genç kız en ön sırada tek bir bilet kaldığını söyledi, inanamadım tekrarlattım. Evet, öyleymiş. En ön sırada tek bilet. Vay canına, "Biletlerde de mi friday şeettirmesi var" dedim kıza, güldü 😀 Yokmuş öyle bir şey, demek ki fridaylamaya gelenler gelmişken film de izleyelim demişler. Kös kös ayrıldım tabii gişeden, laf eder misin Friday'a böyle teper seni 😀
Mağazalara gelince, aynı otoparklar gibi oralar da çekirge sürüleri tarafından işgal edilmiş, tarlada kalanları başaklama modunda faaliyette idiler. Vitrinlere bile bakmadan kendimi Kahve Dünyası'na attım. Neyse ki orası tenhaydı. Bir kahve içip kendimize geldik, buraya kadar gelmişken bari yemek yiyelim dedik. Yemek katının kalabalığı da diğerlerinden farklı değildi. Neyse ki kendi bölümünde servis yapan bir restoranda masa bulup yerleştik. Her zaman yemek yediğimiz mekanın bile şakülü kaymıştı, getirdikleri pide bayat, dönerleri yavandı. Son lokmayı ağzımıza atıp arkamıza bile bakmadan kaçtık AVM'den. Kriz mriz yok, kartla alışveriş yapıp sonra "yandım Allah!" diyen bir sürü keriz (ya da bizzat biz keriziz) var zannımca. Mevla cümlemizi Fridaylerin tüm renklerinden korusun, bırrr 😀