Quantcast
Channel: LEYLAK DALI
Viewing all articles
Browse latest Browse all 1482

ARS LONGA VITA BREVIS * / 16 KASIM

$
0
0

10 gündür ne idüğü belirsiz bir virüsün elinde oyuncak oldum. Bir gün önce kendimi gayet iyi hissederken sabahına nezle olarak uyandım, akabinde de şiddetli bir baş ve eklem ağrısıyla yataktan çıkamadım. Yaş ilerledikçe insanın iyileşme süresi de uzuyor. İlk iki gün ha geçer, ha geçer diyerek bekledim ama sonra ne olur ne olmaz diyerek yakındaki sağlık ocağına gittim. Dr sırtımı dinledi ve "Hırıltı almıyorum, korkacak bir şey yok" dedi. "Soğuk algınlığı belirtileri bunlar ama bu aralar soğuk algınlığı da, grip de Covid de benzer belirtiler gösteriyor, net bir şey söyleyemiyorum, dinlenin, bol bol bitki çayı ve su için" deyip iki kalem de ilaç yazdı ve yolladı. Girdiğim tüm kalabalık mekanlarda, toplu taşımada, hatta marketlerde bile tekrar maske takmaya başladığım için Covid olduğuma pek ihtimal vermedim. Lakin doktora gittiğimin akşamı Kocam Bey'in ateşi de yükselince "Noluyoruz ya?" moduna geçiverdim. Onun ateşi ertesi gün düştü, ufak-tefek kırıklığı da iki gün içinde bitti ama benimkisi kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz hesabı uzadı da uzadı. Sonuçta ne menem bir virüse yakalanıp ne geçirdim emin değilim, üç gün önce evdeki kitle yaptığım Covid testi negatif çıktı ama ne derece güvenilir bilmiyorum. İşin esası Covid geçirmiş olmayı da tercih ederim doğrusu, en azından 1-2 ay bağışıklık geliştiririm. Hastalık süresince aklımda günler öncesinden alınmış tiyatro ve bale biletlerim vardı. Horoz ölür gözü çöplükte kalır ya ben de tıkalı burnumu, ağrıyan eklemlerimi, ciğerlerimi yastık yüzü gibi tersine çevirecek hale getiren öksürüğümü bir yana bırakmış "Ya gidemezsem, tüh tüh" demekteydim. 

İzlemeyi planladığımız oyunlardan biri BKM'nin sahneye koyduğu Demet Akbağ ve Salih Bademci'nin başrollerini paylaştığı "Aydınlıkevler" isimli oyundu. Öncesinde bilet almak için girip bilet fiyatlarının 1000 lira ile 500 lira arasında değiştiğini görünce oyuna gitmek yerine akşam yemeğinde külbastı yemeği tercih etmiştik ki kız kardeşin bir arkadaşı davetiye temin etti, hem de VIP Kategoride. Eh vaziyet öyle olunca sedye üstünde bile giderim dedim kız kardeşe. Neyse ki gerek kalmadı, oyun gününe kadar epeyce toparladım, üç katlı maskemi taktım  oyunun oynanacağı Congressium'a vasıl oldum. O mekanda sadece bir kez Kahve Festivali için bulunmuştum, o da katlarda gerçekleşmişti. Salona girince aklım durdu, burası tiyatro salonu falan değil adeta futbol arenası idi. 


Biz üçüncü sıradaki yerimize geçip oturduk ve arkamıza bir döndük ki, en arkadaki koltukta oturanlar toplu iğne başı kadar görülmekteler. Sahnenin iki yanına yerleştirilmiş sinevizyon perdesi onlar içinmiş anlaşıldı. Salona giren izleyicilerin çoğunun ellerinde patlamış mısır kartonu vardı ve gözlerime inanamamaktaydım. Tiyatro ve patlamış mısır, birlikte düşünülemeyecek ikili. Ve çok geçmeden yanımızdaki koltuklara yerleşen genç çiftin ellerinde ne vardı bilin bakalım? Evet bildiniz patlamış mısır. Sadece patlamış mısır olsa iyi, her türden yiyecek, kağıt bardaklarda kahve ve kola. Yiyin yiyebildiğiniz kadar, yeter ki salonun büfesi para kazansın. Birkaç yıl önce Antalya Belediye Tiyatrosu'nda antraktta ağzına bir lokma simit atan kadına görevli yanaşıp "Tiyatroda bir şey yemek yasaktır" demişti, kadıncağız diabeti olduğunu ve şekerinin düştüğünü söylese de itirazı kabul edilmemişti, üstelik oyun arası olduğu halde. Yine Antalya Devlet Tiyatrosu'nun ilk açıldığı yıl "Hüzzam" oyunuyla turneye gelen Maral Üner salondaki hareket, yiyip içme haline sinirlenip oyunu durdurmuş ve tiyatro kuralları hakkında sıkı bir diskur çekmişti. Gelip de burayı görse kalp krizi geçirirdi herhalde.

Neyse patlamış mısır haşırtıları ve cep telefonu ışıkları arasında oyun başladı. Sahnede yoksul bir oturma odası dekoru vardı ve torun Ayhan rolündeki Burak Dakak battaniye altında kanepeye büzüşmüştü. Derken odaya Demet Akbağ girdi ve salondan coşkun bir alkış yükseldi, benzeri bir alkış da Salih Bademci görüldüğünde yükselecekti. Kendimi ukala bir tiyatro seyircisi olarak göstermek istemiyorum ama Ankara'nın o eski, turneye gelen ekiplerin bile takdir ettiği tiyatro seyircisinin nesli tükenmiş arkadaşlar. Çoğu maç seyircisine dönüşmüş. Her espride yükselen alkışlar, uyarıya rağmen çekilen videolar, cep telefonuyla yazışmalar arasında oyun bitti. Oyun bitmeden bir süre önce yanımızdaki çift gitti. Keşke daha önce gitselerdi. Sohbetlerini, telefon yazışmalarını, popcorn çatırdatmalarını dışarda yapsalardı, koca postallı ayaklarını havaya dikip neredeyse öndeki insanların kafalarına değdirmeselerdi. Ve arkalarında bir mezbelelik bırakmasalardı. Yerleri mısır patlağı içinde, içtikleri suyun pet şişesini, kahvenin karton bardağını koltukların üstünde bırakarak defoldular. 

Oyuna gelince iyiydi ama ben beklentimi çok yüksek tuttuğumdan ya da salonun durumundan dolayı beklediğim hazzı alamadım. Sahnenin iki yanındaki sinevizyon ekranı dikkati dağıtıp tiyatrodan ziyade dizi seyredermiş havası yaratıyordu. Ses o kadar büyük bir salonda mikrofonlara rağmen istediğimiz düzeyde net değildi. Davetiye yerine para vererek gelseydim pişman olabilirdim itiraf edeyim. Ve bir daha o salonda oyun izlemem.

Bu akşam Opera Sahnesi'nde popcornsuz, yerli yersiz alkışsız bir bale izleyebileceğim umudundayım. Gerçek tiyatro salonlarına gidince seyircinin de daha usulüne uygun olduğuna şahit oldum yıllardır, zaten idare mısır patlağıyla salona girmeye izin vermez. 


Hava yağışlı bugün Ankara'da, benim idrak yollarım da hâlâ tıkalı 😃Kanallar arasında geçişi düzenleyip beynime komut verecek bir trafik polisine ihtiyacım var. Sanat belki bu görevi üstlenir. Sizlere dileğim hasta olmayın, sanatsız da kalmayın...

*Ars longa vita brevis: "Sanat uzun, hayat kısa"



Viewing all articles
Browse latest Browse all 1482

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue