Quantcast
Channel: LEYLAK DALI
Viewing all articles
Browse latest Browse all 1481

3 TEMMUZ (HAZİRAN OKUMALARI)

$
0
0

Keyifle söyleyebilirim ki sonunda istediğim okuma standardını yakaladım, hatta geçtim bu ay. Bunu biraz da antisosyalliğin dibine vurmama bağlıyorum, ev dışı etkinlik olmayınca yegane oyalanma biçimi kitap okumak oluyor haliyle. Gelelim bu ayın kitaplarına:




-Öncelikle söyleyeyim ki Hakan Bıçakçı'nın daha iyi kitaplarını okumuştum. "İki Rüya Dokuz Gerçek" aradan bir ay geçtikten sonra konusunu bile tam olarak hatırlayamadığım bir kitap diyeyim siz anlayın. Zaten bir novella, aralarda Kutlukhan Perker'in çizdiği desenler kitaba renk katıyor. Kısacası çok fazla beklentiye girmeden, şöyle kısa zamanda eğlenceli bir şey okuyayım diyorsanız, buyrun...



-Türk asıllı bir Alman olan Su Turhan'ın (yanılmıyorsam açılımı Süleyman idi) "Komiser Paşa"sı polisiye sevenlerin ilgisini çekebilir. Münih emniyetinde komiser olan Zeki Demirbilek ve ekibinin içine Türklerin de karıştığı bir dizi cinayeti çözme çabalarının anlatıldığı kitap akıcı ve eğlenceli bir dille yazılmış. Birtakım mantık hataları ve bazı önyargıları gözardı ederek okunabilir...




-Yazar Zeynep Göğüş bir gazeteci ve eski CHP ve CGP milletvekillerinden Ali İhsan Göğüş'ün kızı. "Işık Ülkesinden" isimli kitabında özellikle belirtmese de Rumeli göçüyle başlayarak büyük dedesinden itibaren aile hikayesini anlatmış. Bir nevi ait olma-olamama öyküsü. Dil akıcı, biraz Ayla Kutla tarzı var, biyografi sevenler için ilgi çekici olabilir.



-Okumaya başladığımda hakkında olumlu övgüler aldığım bu kitabı bitirdiğimde "Ben ne okudum şimdi?"şeklinde bir duyguya kapıldım. Esasında konu hayli ilginç, sahip oldukları küçük dükkanda intihar etmek isteyenlere uygun malzemeler satan, karamsar, her şeye olumsuz yönden bakan bir ailenin öyküsü ama bu ailenin bir de küçük oğlu vardır ki, hepsinin tam tersi neşeli, iyimser, enerji dolu bir çocuktur. Ana tema ölüm esasen ama ne ölümün korkunçluğunu hissedebiliyor, ne de olumsuz bir duyguya kapılabiliyorsunuz. Kitap bana hiçbir edebi tat vermedi, komik bir animasyon filmi izliyormuş gibi duyguyla okudum. Zaten animasyonu da yapılmış.




Son zamanlarda okuduğum en keyifli kitaptı "Evcil Hayvanlar", sonu bu kadar müphem kalmasaydı daha da çok sevebilirdim. Londra seyahatinden dönen Emil ve ısrarlı ziyaretçisi Havard ve daha bir çok kişinin komik öyküsü. Havard evde olmadığını sansın diye yatağın altına girmek pek akıllıca bir fikir olmayabiliyor Emil :) Okuyun, eğleneceksiniz...



-Ünlü filozof Spinoza'nın hayatının konu edildiği bir kitap "Dünyanın Başladığı Pencere". Kimi zaman kendi ağzından, kimi zaman yazar aracılığıyla hikaye ediliyor. Beni çok sıktı, sık sık bırakıp tekrar elime alsam da sonunu bulduğumu söyleyemeyeceğim. Karar size kalmış :)





-Sophie Mackintosch'un distopik kitabı "Su Kürü" tüm distopyalar gibi ürküttü beni. Tekinsiz bir okuma oldu, üslup mu, konu mu rahatsız etti bilemiyorum. Yer yer "Lanthimos"un "Köpek Dişi" filmini anımsadım. Erkeklerin zarar vereceği düşüncesiyle insanlardan uzak bir doğa parçasında, terkedilmiş bir konakta yaşayan üç kız ve anneleri babalarından yalnızca sevgiden, erkeklerden ve kendi zaaflarından korkmayı öğrenirler ama günün birinde yaşadıkları yere gelen üç erkek tüm olayların akışını değiştirir. Konu ilginçti ilginç olmasına, okumak da zorlamadı ama nedense sevemedim...






-Nijeryalı yazar Adichie'yi "Amerikana" ile tanımıştım. oldukça iyi bir kitaptı ama biraz gereksiz uzun olduğunu düşündürmüştü bana. "Mor Amber" ise kararında tutulmuş bir roman. Zengin ama aşırı sofu ve baskıcı bir babanın elinde sıkıntılı bir ergenlik yaşayan iki kardeş, Kambili ve Jaja Nijerya'nın yoğun baskı rejiminde ancak halalarının evinde rahat bir nefes alıp yeni duygulara yelken açıyorlar. Okunası bir roman, bu ay en beğendiklerimden...




-Auschwitz'i doğrudan konu etmeden Auschwitz'in üç kuşak insanın hayatını nasıl etkileyebileceğini anlatan, üzerinde çok düşünülesi bir okuma idi "Bir Düşüşün Güncesi". Tavsiyemdir...




-Son derece ilginç bir kitaptı "Sardalyenin Gizemi", keyifle okudum. Bir polisiye intibaı uyandırarak başlayıp sonradan konudan konuya atlayan katmanlı bir okuma oldu. Birbirleriyle aralarındaki akrabalık ilişkilerini çözmekte zorlandığım (zaten kitabın başında bir liste verilmiş) pek çok kişi var kitabın içinde, hepsinin de farklı ve ilginç öyküleri. Bu tarz kitapları seviyorsanız okuyunuz derim...





-Yazar Ambrose Bierce'nin izini sürmek için Meksika yollarına düşen, 20'li yaşlardaki sorunlu oğullarıyla mücadele etmekten yorgun düşmüş öğretim üyesi Dale ve eşi Hoa'nın güzel başlayan yolculuğu çöl sıcağında cehenneme dönecek ve yaşamları tehlikeye girecektir. 
Forrest Gander'in bir oya gibi işlediği ayrıntılı cümleleriyle sakin bir tempodan soluk soluğa bir gerilime uzanan kurgusunu çevirideki bazı cümle düşüklüklerini görmezden gelerek büyük bir keyifle okudum. 
Benim gibi ayrıntılı betimlemeleri seviyorsanız, zamanda ani geri dönüşlerden hoşlanıyorsanız bu "İz"i seveceksiniz...





-Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay'ın kendi kaleminden hayat öyküsü "Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar". Magazinel yöne kaçmadan çocukluğundan başlayarak safha safha anlattığı geçmişinde daha ziyade gazetecilik yıllarına ağırlık vermiş. Beni çok fazla çekmedi, Dorsay hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız okuyabilirsiniz, onun dışında bir özelliği yok. 




-Ve ayın son kitabı distopik bir novella. Londra sular altında kalır, savaş çıkar, insanlar birbirini kırar. Yeni doğmuş bebeğiyle bir kadın sürekli kaçak olarak oradan oraya sürüklenir. Sonunda kocasına kavuşur, evine geri döner ama mutlu son oldu mu bilemeyiz. Benim için anlamsız bir okuma idi...


Viewing all articles
Browse latest Browse all 1481

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue