Sabah puslu bir havaya uyandım. Beydağları görünmediği zaman keyfim kaçıyor. En iyisi sinemaya gitmek diye düşündüm ve vizyona girdiğinden beri aklımda olan "Eve Dönüş: Sarıkamış 1915"i izledim.
Yönetmen Alphan Eşeli'nin ilk filmi "Eve Dönüş". İsmindeki Sarıkamış ibaresine aldanarak savaş ve kahramanlık beklentisiyle giderseniz yanılırsınız. Film savaşı arka plana alarak insanın doğayla ve kendisiyle verdiği mücadeleyi anlatıyor. Hayatta kalabilmek için gündelik yaşamında çok iyi, çok saf olan bir insanın bile nasıl canavarlaşabileceğini gösteriyor. Ben filmi çok beğendim; Uğur Polat ve Serdar Orçin'in oyuncu olarak yer alması zaten yeterli referanstı, rollerini ne derece başarıyla canlandırdıklarını görünce yanılmadığımı anladım. Görüntüler masalsıydı, oyuncular aksamıyordu, olan biten kalbinize dokunuyordu ve doğanın gücü karşısında ne kadar aciz olduğumuz da bir kez daha kafamıza kakılıyordu. Ve savaşlar, olmaz olsun...
Hemen hemen tüm sahneleri karlar altında geçen filmden çıktığımda psikolojik olarak üşümüş ve konu gereği epey gerilmiştim. Öyle ki onca kardan sonra dışarda hafiften yağan yağmura bile razı olup yürümeye karar verdim. Yağmura ve yapışkan nemli havaya rağmen çiçeklenmiş ağaçlar ve şehrin dört bir yanına ekilmiş laleler, sümbüller, menekşeler moralimi düzeltti.
Son fotoğrafta gördüğünüz trencilik oynayan tırtıllar. Büyütüp bakarsanız birbirinin kuyruğuna eklenerek yürüdüklerini görürsünüz. İki tane yaşlı başlı teyzenin yerde ne incelediklerini merak edip baktığımda bu tırtıl-treni gördüm. Ben fotoğraflayıp ayrılırken teyzeler yoldan geçen birinin farkına varmadan üstlerine basıp ezmemesi için dua ediyorlardı :)