
Günün ilk matinesinde "Hükümet Kadın"ı izlemek için yollara düştüm sabah erken. Kocaman salonda benden başka 10 kişi daha vardı. Allahtan mısır yiyen popülasyon hayli uzağıma konuşlanmıştı da cayırtı dinleyip yanık yağ koklamaktan kurtuldum. Tam önüme genç bir kadınla 10 yaş civarındaki oğlu yerleşti. Kadın film boyunca muhtemelen yeni aldığı ayfonunu ışığını gözüme gözüme sokarak kurcaladı ve Reyhan isimli biriyle mesajlaştı. Az uğraşsam ne konuda yazıştıklarını bile okuyacaktım ama hiç merak etmedim. Ben bu işe bir türlü akıl erdiremiyorum, telefonla muhabbet geliştireceksen sinemada, tiyatroda, konserde ne işin var kardeşim, otur bir cafeye, kiminle yazışacaksan, neyin fotoğrafını çekeceksen orada hallet. Sinema, tiyatro, konser girişlerinde cep telefonlarının emanete bırakılmasını teklif ediyorum. Aynı kadın ilk yarı bitince oğluna dönüp paketteki cipslerin tamamını yediği için bir güzel azarladı, sonra da sigarasını ve çakmağını alıp, çantasını oğluna emanet edip dumanlanmak için dışarı çıktı. Oğlan arkasından "ama benim çişim var, tuvalete gidecektim" dese de, "film başlamadan gitseydin, otur çantamı bekle" diyerek uzaklaştı. Filmin ikinci yarısında da Reyhan'la eksik kalan yazışmalarını tamamladı.
Önümdekilerin dikkatimi dağıtmadığı anlarda izlediğim kadarıyla "Hükümet Kadın" bir nevi "Vizontele" kopyası olmuş. Belediye başkanı Xate ananın, Vizontele'deki Siti anadan pek farkı yoktu. Sermiyan Midyat'ın canlandırdığı karakter ise yine Vizontele'deki birkaç karakterin birleşimi gibi olmuş. Kısacası izlenebilir düzeyde bir film olsa da beni pek güldürmedi. Sorun biraz da bende, mızmız bir komedi izleyicisiyim, pek zor gülerim, bu filmde de farklı bir durum olmadı. O yüzden siz bana güvenmeyin, merak ediyorsanız gidip izleyin.
Fotoğrafın hiçbirşeyle alakası yok, hoşluk olsun diye koydum. Bugünün havadisi bu kadar, cümleten iyi akşamlar dilerim...