Hunili Leylak Deliler Evi'nden bildiriyor:
Dün gün boyu bırak oturmayı ayakta duracak yeri bile zor bulduğum evde hunim ve ben o işte o işe koşturdum. Antre ve kapılar dışındaki badana işleri bitti. Tombik ve homurtulu boyacımızla diyalog kurmayı başaramadım ama çalışmasından şikayetim olmadı Allah için. Fırsat buldukça yıkanabilir nitelikteki her şeyi çamaşır makinesine attım ama sorun topladıktan sonra nereye koyacağım oldu. Salondaki dolapların içinde ne varsa küçük odaya taşıdım, odanın zemini bardak, tabak, fincan ve benzeri kırılacak eşyayla dolu, duvar diplerinde de dizi kitaplar var. Yatay tüm zeminler herhangi bir yerden çıkmış eşyalarla dolu, bulaşık makinesinin için bile. Tüm bu taşıma faaliyetlerine ilaveten bankaya gitmek, Antalya güneşinden 3. kere eriyen tüllerimin yerine yenisini yaptırmak amaçlı perdeciye uğramak ve birtakım nalbur alışverişi için dışarı çıkmak zorunda kaldım. Bu yorgunluğu telafi ettiren yegane şey ertesi gün döşenecek laminatlarla artık yerleşebilme umudumdu. Gel gör ki evdeki hesap çarşıya uymadı.
Bugün sabah umut ve hevesle laminat döşeyecek ustaları beklemeye başladık, gelen giden olmayınca kocam hemen bir üst caddedeki satış mağazasına gitti ve "iş yarına ertelendi" haberiyle geldi. İşte o an hunimi sıkıca kafama yerleştirdim ve kocayla birlikte uçtum erteleme merkezine. Bin dereden binbir su getirildi, mazeretler boncuk gibi ipe dizildi, sonuçsuz telefonlar edildi, sitemler havada uçuştu, bahaneler sıralandı, küsüldü, barışıldı, iptala niyet edildi, satıcı "üzmeyin beni, hastayım zaten" dedi, dedi de dedi ama bir sonuca ulaşılamadan eve dönüldü. İşlem yarına kaldı. Yapabileceğim yegane şey çamaşır yıkamaktı, ben de onu yaptım. Bu arada da laminat bayiine, ithalatçısına, ustalara ve tümünün yedi sülalesine saygı dolu selamlarımı gönderdim. Kendimi teselli etmek için bir konser, bir opera, bir de oratoryo bileti aldım internetten ve o sırada bir mucize gerçekleşti. Telefon çaldı ve ustaların geleceği haberi ulaştı. Sabahki tartışma ve sitem sonuca ulaşmıştı. Türk tipi esnaf ve usta zihniyeti beni bir kez daha utandırmamayı başarmıştı. Hemen yardımcı olması için boyacımızı çağırdık. "Mobölotof" diyerek anında ışınlandı yanımıza. Şu anda içerde döşeme işlemleri devam ediyor ve hızarın sesi en hasından musiki tadı veriyor :) Hayırlısıyla şu iş bitsin tüm yorgunluğa razıyım. Eşya kalabalığından kriz geçirmek üzereyim çünkü ve kitaplar hala yerdeler, soğuk alacak garipler.
Şimdi ben gideyim, ustalara çay yapayım. Onlar gittikten sonra muhtemelen nefes alacak zamanım olmayacak. Hepinizi hunimle selamlar huzurdan ayrılırım...