Böyle güzel kartlar aldım blogger dostlarımdan. Bu yıl "kart etkinliği" yok. Hayli yorulduk organizasyon yaparken üç yıldır ama bir kart yollama geleneği oluştu sanki aramızda. Artık adresler elimizde, olmayanı da isteriz olur biter. İşlem bu kadar basit ama posta kutusunu açınca size gülümseyen bir kart bulmanın keyfi paha biçilmez.
" -Odam, kitaplarım, olağan dünyam-
Tül perdede Ağustos ışınları"
Tül perdede Ağustos ışınları"
demiş Ataol Behramoğlu. Bugün itibariyle Ağustos'a açtık kapıları ama ben Ağustos'a inat "Mart"ı okuyorum Alper Atalan'dan. Rahat okunan, eğlenceli bir kitap olsa da bazen burun direğinde hafif bir sızı oluşturabiliyor. Şimdilik en çok "Gırnatacı Platin Emre" öyküsünü sevdim.
Bir de şöyle birşeyler pişirdim. "Ne varmış bunda, bildiğimiz sarma" diyeceksiniz ama bildiğiniz sarma değil işte. "Uydurukçu sarması" bunun adı, bizzat uydurdum. İç harcında ince bulgur, yumuşak beyaz peynir, ceviz, domates, soğan, maydanoz, nane ve karabiber var. Galiba pek güzel oldu.
Ayrıca sürpriz iyi haberler aldım, 32 kısım tekmili birden saçma sapan rüyalar gördüm, bilgisayarda "Hotel Dash-Suite Success" ve tablette "Candy Crush Saga" oynamaya devam ettim ve yaz başından beri film izlemediğimi farkettim. En iyisi ben gidip bir film seyredeyim, kalın sağlıcakla...