Bir elimde çay, bir elimde limonlu su, bir onu, bir öbürünü içerek yazıyorum. Çay suyun yerini tutmuyormuş ya o bakımdan 😃 şimdi yazıyorum ama yarın sabah yayına girecek bu yazı, sıcağı sıcağına kayda alayım dedim.
Kaç gündür Kurtuluş Parkı'nda yürüyüş yapmak niyetindeydim ama hava bir türlü izin vermedi, sonunda baktım bu sabah gökyüzü masmavi, aman dedim kaçırmayayım. En son 2019'da gitmiştim parka, önce pandemi, ardından beni geçen yaz eve bağlayan ameliyat derken epeydir görüşmüyorduk kendisiyle, kapı komşuyla irtibat kurmamak gibi bir şeydi, özlemişim. Adım atar atmaz yeşile gark olduk, pek de iyi geldi. İlk karşıma çıkan şu ağaç oldu, ben mürver olduğunu düşünüyorum, siz ne dersiniz?
Ağacın önünden uçan kuşu fark edebildiniz mi?
Bu da çiçeği
Madem parka geldik, madem niyetimiz yürümek, tartan pistte tempolu yürüyeyim bari iki tur dedim. Ağaçlar da yolun üstünü tünel gibi kaplamış, pek güzeldi, serin ve yemyeşil,
Bazılarının keyfi pek yerindeydi
Eski tanıdıklara selam vermeyi ihmal etmedik haliyle. Başınızı göğe kaldırmazsanız farkına bile varmayabileceğiniz bu heykeli Selim Turan 1993'de yapmış. Asıl adı "Sarı Kız"mış ama biz ona aile arasında "Kuşlu Kadın" diyoruz 😊
İki tur döndükten sonra parkın çıkışına yaklaşınca "Haydi Hamamönü'ne gidelim" teklifinde bulundum Kocam Bey'e. Teklifim kabul görünce saptık Hamamönü yönüne. Görmeyeli biraz bakımsızlaşmış, eski canlılığı yoktu. Yorulduğumuzu farkedince asıl adı Yakupoğlu Konağı olan restore edilmiş binadaki "Hacettepe Simit Konağı"na konuşlandık. Simit pahalanınca tersine bir durum hasıl olmuş, Simit Sarayları'ndan Simit Konakları'na tenzil-i rütbe yapmış 😃
Ankara simidi diğer simitleri döver arkadaşlar, kesin bilgi 😃
Hamamönü sokaklarını yeterince arşınladığımıza karar verince dönüş yolumuzu yine Kurtuluş Parkı'ndan geçirdik ve bu kez kahve içmek için göletin ortasındaki çay bahçesine oturduk. Oturduk oturmasına da bu kadar güzel bir yer niye bu kadar pasaklı? Masadaki muşambalar rengini kaybetmiş, plastik koltuklar toz ve çamur içinde. Silmesini rica ettiğimiz afacan kılıklı ergen komi elindeki kirli bezle önce masayı, sonra çamurlu koltuğu sildi, ardından yandaki masanın çağırması üzerine aynı bezle bu defa onların masasını sildi, aferin. Bizden önce nerelerin silindiğini düşününce masanın üzerinden kolonya ile geçtim ama bu defa kolonyamı unutmadım 😃
Kahveleri de içince evi hatırladık, dönüş yoluna vurduk. Atkestanesi ağaçlarının çiçekleri geçmeye başlamış, beyazlar iyice solmuş, sadece kırmızılar canlılığını koruyordu:
Eve giderken yenilenen üst geçitten ilk kez geçtim. Pek sevimsiz olmuş. Pis kokulu ve dingildek olsa da eskisini özlemle yad ettim 😃
Park ve bahçeler müdürünüz yeni bir park gezisinde buluşmak dileğiyle sevgiler sunar efendim...