Quantcast
Channel: LEYLAK DALI
Viewing all articles
Browse latest Browse all 1481

9 EKİM (AYLAR SONRA)

$
0
0

Öyle yorgunum ki, pandemi başladığından beri çok az sokağa çıktığımı takip edenler bilir. O çıkışlar da kendi arabamızla çocuklara gitmek, en fazla arabayı park edip parkta piknik yapmak ya da kız kardeşle ikimize de yakın bir noktada buluşup biraz yürüyüş yapmaktan ibaretti. Geçen gün interneti kurcalarken bir sergi duyurusu gördüm, şimdi adına "Doğan Taşdelen" ibaresi de eklenen Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde "Leonardo Da Vinci'ye Saygı Sergisi" açılacaktı. Şöyle bir düşündüm, eve yakın sayılır, yürüyerek gidebilirim, mekan çok geniş ve daha geçenlerde bir enfeksiyon profesörü inceleyip sağlık açısından sorun teşkil etmediğini belirtti, üstelik hafta içi tenha olduğunu daha önceki ziyaretlerimden biliyorum. "Neden olmasın?" dedim. Öyle susadım ki sanatsal bir etkinliğe, risk varsa da göze aldım. Konuyu kardeşe açtım, ondan da olur alınca dün için sözleştik. Sergi sonrası da yine o civarda bir arkadaşa uğrayıp bahçesinde maskeli ve mesafeli küçük bir buluşma yapmaya karar verdik. Verdik vermesine de beni bu kadar yoracağını hiç düşünmemiştim. Hesaba katmadığım şey neredeyse bir aydır bırak yürümeyi, evden bile çıkmamış olduğum, vücudun tüm antrenmanını yitirmiş, hamlamış olması ki hem de nasıl. 

Sergi salonuna gidene kadar birkaç yokuş tırmanıp indim, az daha yürümem gerekse oturup ağlayacaktım. Neyse ki gücümün sonuyla kapının önü aynı ana denk geldi. Kız kardeş beni bekliyordu, girdik içeri. Gerçekten bomboştu koskoca sanat merkezi. Bizim dışımızda iki kişi ya gördük ya görmedik. Hijyen nedeniyle asansör kullanmadık, bilenler bilir orası 4 katlı bir yer ve her katta sergi salonu var, mecburen merdivenlere yöneldik. Her basamakta tabanımdan kasığıma yükselen bir ağrıyla çıktım katları. Fakat sergi güzeldi, değdi ağrılarıma ve yorgunluğuma. Serginin küratörlüğünü İbrahim Karaoğlu yapmış. Bir grup sanatçı Da Vinci'nin ömrünün son üç yılını geçirdiği İtalya'nın Amboise şehrine giderek incelemeler yapmış ve dönüşte orada yaşadıklarının etkisiyle Leonardo'ya gönderme yaptıkları resim ve heykeller oluşturmuşlar. Ayrıca video-art odasında bir "Leonardo Da Vinci Belgeseli" de izlenebiliyor. Birkaç yıl önce yine aynı mekanda Van Gogh için yapılan bu tarz bir çalışmanın da sergisini izlemiştim. 

Serginin yorgunluğunu atamadan arkadaşın evine yürüyüp, dönüşte aynı yolu eve dönmek için yokuşlu inişli kat edince son mesafeleri adeta sürünerek aldım. Her şeye rağmen güzel bir gündü, hele de aylar sonra sanatla buluşmak tüm ağrılara ve yorgunluğa değdi, niyetim ayaklarımı uzatıp serilmekti ama dün de pek dinlenemedim. Yapmam gereken yemekler vardı, sabahtan mutfakta aldım soluğu. Canım nostalji istedi, "Yeni Türkü"nün en sevilenlerini açtım ve başladım börek yapıp, köfte yoğurmaya. Artık ne "Yeni Türkü" eski "Yeni Türkü", ne ben eski ben değiliz ama şarkılara iştirak etmek hoşuma gitti. Grubun satın aldığım ilk kasedi "Yeşilmişik" idi. Kendi aracımızla bir Karadeniz gezisi planlamıştık ve kaseti de yolda dinlemek için almıştım. Nitekim yola çıkar çıkmaz iteledim teybe. Tesadüfe bakın ki tam da Samsun Asfaltı'nda seyrederken başladı "Mamak Türküsü". Derya Köroğlu'nun yer yer detone olan ama tam da o nedenle insanın içine işleyen sesiyle; "Güneş altında tutsaklar/Geçen sonbahara bakıyorlar/Şirin mi şirin gecekondu evleri/Samsun Asfaltı'nda otomobiller/Ne güzeldir yollarda olmak şimdi". Birdenbire suçlanıvermiştim, birileri tutsakken onların imrendiği bir şeyi gerçekleştiriyor olmak vicdanımı sızlatmıştı. Hoş şimdi de biz evimizde tutsak bakıyoruz geçen sonbahara. Derken "Fırtına" başladı da "Geçse de yolumuz bozkırlardan/Denizlere çıkar sokaklar" diye avaz avaz bağırarak kendime bir nebze umut aşıladım. Kısacası arkadaşlar dün şarkılardan fal tutarak ve yorgunluğa yorgunluk ekleyerek son buldu. "Dinlenince geçer" diyeyim ve sergiden karelerle veda edeyim:





Onay Akbaş


Bedri Baykam


Devrim Erbil


Mercan Dede


Cem Sağbil



Yalçın Gökçebağ



Bahar Oganer


Tülin Onat


Fevzi Karakoç


Ergin İnan


Burçin Erdi

Bitirirken önünden geçtiğim şu binanın fotoğrafını da eklemeden geçemeyeceğim. Sevgi Soysal bir zamanlar Bilir Sokak'taki bu binada oturmuş ve "Yürümek" romanını burada yazmış:







Viewing all articles
Browse latest Browse all 1481

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue